Özellikle elektronik ürünlere yönelik artan tüketim eğilimi ve bu nedenle yükselen elektronik ürün talebinin büyük küçük tüm işletmelerin takibinde olduğunu söylemek mümkün. Maalesef söz konusu elektronik ürünlerin büyük çoğunluğunun ülkemizde üretilmiyor olması nedeniyle ürün tedarikinde ithalat bir zorunluluk. Bunun sonucu olarak elektronik ürünlerin ithalat rakamlarında son dönemlerde artış meydana geldi. Bu artışa karşıt olarak devlet tarafından ithalatta geniş bir yelpaze kapsamı olan ürünlere yönelik ilave gümrük vergileri ve ek mali yükümlülük uygulamaları yürürlüğe kondu. İthalattaki söz konusu mali yükler, doğrudan ürün ithalatı yaparak yurt içine satış yapan tüccarın maliyetlerini önemli ölçüde yükseltti. Malumunuz olduğu üzere getirilen mali yükler ile artan maliyetlerin müşteriye/tüketiciye yansıtılması sonucunda düşen talep miktarı ve aynı zamanda artan rekabet ortamında azalan kâr marjı kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıktı.
Belirtmiş olduğum durum işletmeler için yeni yolların araştırılması sonucunu doğurdu. Bu yolların en fazla akla geleni; bütünleşik hâli üzerinde mali yük bulunan elektronik eşyanın demonte vaziyette parça parça ithalinin gerçekleştirilmesi, daha sonra bu parçaların yurt içinde bir araya getirilerek ucuz bir şekilde basit montajının yapılması ve böylece söz konusu mali yüklere katlanmadan nihai ürünün elde edilerek yüksek kâr marjı ile yurt içinde satışının yapılması durumu. Kârlı bir planlama gibi görünmekle birlikte bu durum karşısında gümrük mevzuatı nasıl bir pozisyon almakta, bu konuya değinmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum.
Dış ticaret uygulamalarında basit montaj ile nihai ürün elde etmek denildiği zaman iki adet kavramı ele almak gerekir. Bunlar İngilizce kelimelerin ilk harflerinin bir araya gelmesi ile oluşan CKD (completely knocked down) ve SKD (semi knocked down) kavramlarıdır.
CKD (completely knocked down) ifadesi, Türkçe olarak “tamamıyla demonte” anlamına gelmektedir. Bu kavram, bir bütünleşik (tam) mamulü oluşturan parçaların tamamen demonte biçimde bir başka ülkeye sevkini, bu ülkede söz konusu demonte parçaların bir araya getirilerek (montajının yapılarak) bütünleşik (tam) mamulün elde edilmesini kapsamaktadır.
SKD (semi knocked down) ifadesi ise Türkçe karşılığı olarak “yarı demonte” anlamına gelmektedir. Bu ürünler, bütünleşik (tam) bir mamulün temel bazı parçalarının ürünün tamamını oluşturmayacak biçimde gruplar hâlinde bir araya getirilmesi ve sevkini, böylece elde edilen yarı yarıya monte edilmiş ürün parça gruplarının daha sonra rahatlıkla basit montajının yapılarak bütünleşik (tam) mamulün elde edilebilir olmasını hedeflemektedir.
Konuyu bütünleşik (tam) ürün “bisiklet” olacak şekilde ele alarak örnek üzerinden açıklayalım. Ürün tanımı olarak “bisiklet” ithalatı üzerinde yüksek mali yükler olduğunu, ancak aynı mali yüklerin bisikletlerin aksam parçaları üzerinde olmadığını varsayalım. Bu durumda hedeflenen, bisikletin demonte olarak sevkiyatının yapılarak “aksam parça” ya da benzeri beyan ile ithalatının yapılması ve devamında yurt içinde montajının yapılması, böylece bisiklet üzerindeki mali yüklerden kaçınılması olmakta. Bu aşamada bisikletin lastik, jant, tel, kadro, zincir, pedal, çark, vites, gidon, sele vb. “tüm parçalarının ayrı ayrı” olacak şekilde sevkiyatının yapılarak işlem yapılması, devamında ülkemizde montajının yapılarak bisikletin oluşturulması CKD uygulamasına örnektir. Diğer taraftan, bisikletin lastik, tel ve jantının bir araya getirilerek tekerlek setinin; çark, zincir ve vitesin bir araya getirilerek vites setinin; kadro, sele ve gidonun bir araya getirilerek ana gövdenin oluşturularak sevkiyatın bu setler hâlinde yapılması, devamında söz konusu setlerin (yarı demonte eşyanın) bir araya getirilerek (basit montajının yapılarak) bisikletin oluşturulması ise SKD uygulamasına örnektir.
Söz konusu uygulamalara karşın gümrük idaresinin düzenleme ve uygulamalarına baktığımızda, buraya kadar verimli olduğu planlanan sürecin gümrük tekniği açısından (bazı istisna tutulmuş ürünler hariç olmak üzere) kabul görmediğini söylemek gerekir. Konuyu gümrük mevzuatı açısından ele aldığımızda, Gümrük Giriş Tarife Cetveli İzahnamesi kapsamı “Tarife Cetveli’nin Yorumu ile İlgili Genel Kurallar” altında yer alan Kural 2(a) ile tarifenin belli bir pozisyonunda herhangi bir eşyaya yapılan atfın, bu eşyanın imali bitirilmemiş ya da aksamı tamamlanmamış olanlarını da kapsadığı; ancak bu gibi imali bitirilmemiş veya aksamı tamamlanmamış eşyanın ithal anında imali bitirilmiş veya aksamı tamamlanmış eşyanın ayırt edici niteliğini içermesi gerektiği, bu hükmün eşyanın sökülerek veya monte edilmeden getirilmiş olanları da içine alacağı kurala bağlanmıştır.
Bu kural ile bir veya birden fazla serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ayrı ayrı gümrük tarife istatistik pozisyonunda (GTİP) “aksam ve parça” olarak beyan edilen her bir eşyanın bir araya getirilmesi durumunda elde olunan mamulün, aksamı tamamlanmış veya imali bitirilmiş eşyayı veyahut bu eşyanın mümeyyiz vasfını (ayırt edici niteliğini) taşıyor olduğunun tespit edilmesi durumunda; söz konusu CKD ya da SKD ürünler ayrı ayrı beyan ve ithal edilseler dahi, ayrı ayrı “aksam ve parça” olarak değil, aksamı tamamlanmış veya imali bitirilmiş olan eşyanın, yani bütünleşik (tam) mamulün alması gereken gümrük tarife istatistik pozisyonunda (GTİP) yer aldıkları kabul edilmektedir. Vergisel işlemler de bu tespite dayanarak yapılmaktadır. Söz konusu durumun sonradan tespiti hâlinde de Gümrük Kanunu kapsamında cezai işlem uygulanmaktadır. Dolayısıyla bütünleşik (tam) mamulün elde edildiğinin tespiti ile, CKD ya da SKD ürün ithalatı yoluyla bütünleşik (tam) mamul üzerindeki mali yüklerden kaçınmak mümkün olamamaktadır.
Dr. Levent Özkardeş
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. 2014 yılında ABD’de Boston Üniversitesi Çokuluslu Ticaret Yüksek Lisans Programı’nı tamamlayarak yüksek lisans derecesini aldı. Doktora derecesini 2020 yılında Yaşar Üniversitesi İşletme Anabilim Dalı’nda, “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünün (YYS) Firmaların Rekabet Yapısına Etkisi”ni konu alan tez çalışması ile tamamladı.
Meslek hayatına 2001 yılında gümrük müfettiş yardımcısı olarak başladı; 2005 yılında gümrük müfettişliğine, 2012 yılında da gümrük başmüfettişliğine atandı. Mesleğinde 18 yılı geride bıraktığı 2019’da başmüfettişlik görevinden ayrılarak önde gelen bir gümrük müşavirliği firmasında genel koordinatör olarak çalıştı. Özkardeş, 2021 yılı itibari ile kurucusu olduğu gümrük, dış ticaret denetim ve danışmanlık firması bünyesinde gümrük ve dış ticaret alanlarında eğitim, danışmanlık ve denetim hizmetleri vermekte, aynı zamanda yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği yapmaktadır. Ayrıca Yaşar Üniversitesi Dış Ticaret Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak gümrük ve dış ticaret dersleri vermektedir.
İyi derecede İngilizce ve Almanca bilen, birçok dergide makaleleri yayımlanan, dış ticaret ile ilgili panellere konuşmacı olarak katılan Levent Özkardeş, dış ticaret ve gümrük alanlarında uzmanlaşmıştır.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.