Dış ticaret hacmi büyük bir hızla artmakta ve şirketler yoğunlaşan rekabet ortamında satışlarını yükseltmek ve farklı pazarlara ulaşabilmek için değişik satış stratejileri uygulamak zorunda kalmaktadırlar. Uygulanan stratejiler hem üretici açısından hem de üretilen ürünün ticaretini yapan şirketler açısından geçerli olmakta ve büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan, şirketlerin kullandıkları stratejilerden bir tanesi de iskonto uygulamalarıdır. İskontonun ne olduğu hatırlandığında; genel anlamda iskonto, “indirim, ürünün daha düşük fiyatta satılması” anlamına gelmektedir. Gümrük tekniği açısından bakıldığında ise iskonto; bazı şartların gerçekleşmesi nedeniyle, bir varlığın üzerinde kayıtlı değerinde satıcı tarafından alıcıya yapılan indirim olarak tanımlanabilir.
İskonto uygulamaları, nihayetinde hem satıcı hem de alıcı için fayda sağlamaktadır. Konuya alıcı, yani ithalatçı yönünden baktığımızda ise satın alınan ürünün bedelinde iskonto uygulanmışsa ürünün ithalatı yapılırken nelerle karşılaşılacağının bilinmesinde fayda bulunmaktadır. Burada kritik olan konu, gümrük vergisi matrahının belirlenmesinde ana unsur olan “gümrük kıymeti”nin tespitinde iskontonun nasıl ele alındığıdır. İthal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük kıymeti, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümleri çerçevesinde, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 23-31 ve Gümrük Yönetmeliği’nin 43-57’inci maddelerine göre belirlenmektedir.
Söz konusu düzenlemelere göre ithal eşyasının gümrük kıymeti öncelikle ve temel olarak, eşyanın “satış bedeli yöntemi”ne göre belirlenmektedir. Bu yöntem gereği, ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmeyecek olan iskontolar, peşin ödeme ve miktar iskontoları olarak kabul edilmekte olup mevzuatta da söz konusu iskontolar, “peşin ödeme iskontosu” ve “miktar iskontosu” olarak tanımlanmıştır.
Kısaca peşin ödeme, uluslararası ticarette, satışa konu eşyanın sevk edilmesinden önce alıcı tarafından eşya bedelinin ödenmesi olarak tanımlanmakta; “peşin ödeme iskontosu” ise mal bedelinin peşin ödenmesi nedeniyle alıcıya tanınan fiyat indirimi olarak kabul edilmektedir. “Miktar İskontosu”nu da satıcının alıcıya belli bir dönem içinde satın alınan miktarı esas alarak, eşyanın fiyatında yaptığı indirim olarak tanımlamak mümkündür.
İskontonun ne olduğu ve sahip olması gereken özelliklere ilişkin düzenlemelere karşın, ithalatta kabul edilecek iskonto miktarının üst sınırının ne kadar olması gerektiği veya iskontonun satış bedeline göre oranı konusunda net bir cevap mevzuatta yer almamaktadır. Ancak bu husus uygulamaya ilişkin düzenlemelerde; “ticarette ‘mutat iskonto’ olarak kabul edilen oranlarda” ifadesi ile açıklanmaktadır.
Bu durumda gerek peşin ödeme iskontosu gerekse miktar iskontosunun uygulanmasında, iskontonun eşyanın satış bedeline dahil edilmemesi, yani kabul edilmesi için, ticarette “mutat iskonto” olarak kabul edilen oranlarda olması, dolayısıyla miktarının ticari teamüllere uygun olması gerekmekte, bu nedenle iskontonun piyasada alışılmış miktarda olması, emsali müşteriler arasında önemli farklılıklar göstermemesi ve belirli kriterler dahilinde eşit olarak uygulanması aranmaktadır. Dolayısıyla da, işlemler daha çok, daha önceki emsallerine istinaden, iskonto konusu eşyanın, cins ve özellik bakımından aynı veya benzer olması, ticari düzey ve/veya miktar bakımından aynı veya yakın olması, aynı menşeli olması ve satış tarihlerinin aynı veya yakın bir tarihte olması gibi verilere göre karşılaştırma yoluyla yürütülmektedir.
Ayrıca peşin ödeme ve miktar iskontosu dışındaki pazarlama, ikili ilişki, tanıtım gibi her ne kaynaklı olursa olsun diğer tüm iskontolar ithalatta gümrük kıymeti belirlenmesinde kabul edilmemekte, dolayısıyla gümrük kıymetinin, yani gümrük vergisi matrahının belirlenmesinde satıcı tarafından yapılmış bulunan iskonto miktarları matraha eklenmektedir.
Levent ÖZKARDEŞ