Yaşanan kur şokunun ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son iki toplantısında yapmış olduğu yüklü faiz indiriminden sonra başta kredi faizleri olmak üzere mevduat faizleri ve gösterge faizi hızlı düşüş eğilimine girdi. Bu eğilim bankalarımızın borçlanma maliyetlerine ihtiyaç, konut, taşıt ve ticari kredi faiz oranlarını da ekledi.
Faizlerin hızla düşüyor olması hem tüketici hem de mal ve hizmet sağlayıcıları açısından önemli fırsatları da beraberinde getiriyor. Tüketiciler satın alma işlemlerini daha uygun faiz gerçekleştirme imkânına kavuşacak. Özellikle inşaat, otomotiv ve beyaz eşya sektöründe yılın son çeyreğinde satış hacminin büyük ölçüde artması bekleniyor. Son dönemde BDDK’nın ihtiyaç kredilerinde taksit sayısını 60 aya yükseltmesi tüketicilerin uzun vadede daha uygun koşullarda ödeme yapabilmesini sağladı. Öte yandan ticari kredi faizlerindeki düşüş mal ve hizmet sunan işletmelerin işletme sermayesinin finansmanına ve kapasite kullanımının artırılmasına büyük katkı sağlayacak. Faizlerin düşüşü talebi canlandırırken, yatırım ortamının iyileşmesine de katkı sunacak.
Enflasyon ve faizlerin hızla düşmesi işletmelerin bilanço yönetimi açısından değişimini de beraberinde getiriyor. Nakit akışı hızlanırken, bilançonun pasif tarafında borçlanma maliyetlerinin düşmesi kârlılığı da olumlu etkileyecek. Otomotiv ve konutun tüketicinin önemli ölçüde borçlanarak satın alabildiği ürünler olduğu biliniyor. Bu nedenle tüketici talebindeki canlılığın devam edebilmesi için ürünlerin fiyatlaması da büyük önem taşıyor. Düşük faiz ortamına ek olarak işletmelerin yapacağı kampanyanın satışlara etkisinin büyük olacağı söylenebilir.
Bazı işletmeler düşen faiz ortamında tüketicinin satın alma iştahının arttığını düşünerek fiyatlamayı yukarı doğru yaparak daha yüksek kâr beklentisine girdi. Ancak rekabetin böylesine yoğun olduğu sektörde tüketici düşük faizin sunduğu finansman imkânının yanı sıra kendisine en uygun fiyatı verecek satıcının teklifini kabul edecektir. Bilgi akışının böylesine gelişkin olduğu bir dönemde tüketicilerin rasyonel olmayan davranışlar içerisine gireceğini beklemek son derece hatalı. Bu nedenle şirketlerin yeni yıla daha güçlü bilançoyla girebilmek için tüketicinin satın alma iştahının giderek arttığı bir dönemde bu durumu fırsata çevirmeleri gerek.
Farklı davranan işletmeler rakiplerine kıyasla yeterli satış hacmine ulaşamayacak. Bu durum nakit akışını yavaşlatacak. İşletme sermayesi ihtiyacının artmasına neden olacak. İşletme sermayesi ihtiyacını karşılamak için ya sermaye artırımı yapılması ya da daha fazla yabancı kaynak kullanması gerekecek. Yabancı kaynak/özkaynak dengesinin bozulması dış finansman sağlamayı zorlaştıracak. Satılmayan ürünler nedeniyle artan stoklar, stoklama maliyetini artırırken kapasite kullanım oranının düşmesi üretim maliyetlerini yukarıya çıkaracak. Özet olarak, işletmeler mevcut piyasa koşullarında kârlı satış fırsatlarını mutlaka değerlendirmeli.
Doç. Dr. Kadir TUNA