Pay senedi yatırımcıları belirli mülkiyet haklarına sahiptir. Örneğin halka açık şirketteki pay senedi satın alınabilir, satılabilir veya devredilebilir. Ayrıca pay senedi yatırımcıya yatırımın miktarıyla sınırlı bir sorumlulukla birlikte şirketin kârına iştirak etme hakkını vermektedir. Buna ek olarak pay senedine sahip olmak şirkete ilişkin bilgi alma hakkı sağlamakta ve başta genel kurula katılmak, oy kullanmak suretiyle şirket üzerinde etkin olma hakkını vermektedir. Pratik anlamda aslında şirket pay sahipleri arasında yapılan oylama (referandum) ile yönetilemez. Pay sahipleri genel kurulu, menfaatleri, hedefleri, yatırım ufukları, olanakları çeşitlilik gösteren farklı bireylerden ve kurumlardan oluşmaktadır. Ayrıca şirket yönetiminin iş kararlarını hızlı bir şekilde alabilmesi gerekmektedir.
Bu gerçekler ışığında hızla gelişen ve değişmekte olan pazarlarda şirketin işlerinin yönetiminin karmaşıklığı karşısında, pay sahiplerinin kurumsal faaliyetlerin yönetimi için sorumluluğu üstlenmeleri beklenmemektedir. Şirket stratejisi ve faaliyetlerinin sorumluluğu genellikle yönetim kurulunun ve seçilmiş, motive edilmiş, gerektiğinde yönetim kurulu tarafından değiştirilen yönetim ekibinin elinde bulunmaktadır. Pay sahiplerinin şirket merkezinde, yönetim kurulu üyelerinin seçimi veya yönetim kurulunun oluşumunu başka yollarla etkilemesi, şirketin temel belgelerinin düzeltilmesi, olağanüstü işlemlerin onaylanması, şirketler kanunu ve şirket kuruluş belgelerinde belirtilen diğer temel konular gibi belirli önemli meselelerde etkin olma hakları vardır. Bu bölüm, çoğu ülkede kanunlar tarafından tanınmış olan, pay sahiplerinin en önemli temel haklarının bildirimi olarak görülebilir.
Denetçilerin seçimi veya onaylanması, yönetim kurulu üyelerinin doğrudan atanması, payların rehin edilebilmesi, kâr dağıtımının onaylanması, pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerinin ve/veya kilit üst düzey yöneticilerin ücretlendirilmesini oylama yetkisi, önemli ilişkili taraf işlemlerinin onaylanması ve diğerleri gibi ek haklar da çeşitli hukuk sistemlerinde belirlenmiştir. Yatırımcıların sağladıkları sermayenin kurumsal yöneticilerin, yönetim kurulu üyelerinin veya hâkim ortakların kötüye kullanımı ya da suistimalinden korunacağına dair güvenleri sermaye piyasalarının düzgün işleyişi ve gelişmesinde önemli bir faktördür. Yönetim kurulları, yöneticiler ve hâkim ortaklar, kontrol gücü olmayan ortakların hesabına kendi menfaatlerini sağlayacak faaliyetlerde bulunma imkânına sahip olabilirler.
Yatırımcılara güvence sağlarken pay sahipliği hakları arasında faydalı bir şekilde ayırım yapılabilmektedir. Öncül haklara örnek olarak rüçhan hakkı ve belirli kararlar için nitelikli çoğunluk bulunması şartı verilebilir. Diğer haklar ise hakların ihlal edilmesi hâlinde telafi yoluna başvurulabilmesini sağlar. Hukuki ve düzenleyici çerçevenin yaptırımının zayıf olduğu hukuk sistemlerinde, genel kurul gündemine madde eklemek için düşük pay sahipliği eşikleri belirlemek veya belirli önemli kararlar için pay sahiplerinin nitelikli çoğunluğunun gerekmesi gibi pay sahiplerinin öncül haklarını güçlendirmek tercih edilebilmektedir. İlkeler, kurumsal yönetimde yabancı ve yerli pay sahiplerinin eşit muamele görmesini desteklemekte fakat doğrudan yabancı yatırımın düzenlenmesinde hükümet politikalarını ele almamaktadır. Pay sahiplerinin haklarını kullanabilmelerinin bir yolu da yönetime ve yönetim kuruluna karşı hukuki ve idari işlemler başlatabilmektir.
Deneyimler göstermiştir ki pay sahiplerinin haklarının korunma seviyesini belirleyen önemli bir etken, sorunların makul bir maliyette ve aşırı bir gecikme olmaksızın telafi edilmesinde etkin metotların olmasıdır. Hukuk sistemi, azınlık pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiğine dair makul gerekçeleri olduğunda dava açabilmeleri için yöntemler sağladığı takdirde azınlık yatırımcıların güveni artmaktadır. Bu uygulama mekanizmalarının sağlanması, yasa koyucuların ve düzenleyicilerin asli sorumluluğudur.
Doç. Dr. Kadir Tuna
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorayı aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Bankacılık Araştırma Merkezi Müdürü’dür.
Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere çeşitli üniversitelerde bankacılık ve finans konularında lisans ve yüksek lisans düzeylerinde dersler vermektedir. 2003 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu Tasarısı TBMM Bütçe Plan Komisyon üyesi, 2005 yılında DPT 9. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi, 2008 yılında T.C Ulaştırma Bakanlığı İntermodal Finansman Özel İhtisas Komisyonu üyesi ve 2012 yılında T.C Kalkınma Bakanlığı 10. Kalkınma Planı Finansal Hizmetler Özel İhtisas Komisyon üyesi olarak görev yaptı. Tuna, aynı zamanda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Çatı Dergisi Danışma Kurulu üyesi, Halkbank Beraber dergisi ve Takvim Gazetesi köşe yazarıdır. Televizyonlarda ekonomi alanında yorumculuk yapan Tuna’nın uzmanlık alanı ekonomi, bankacılık ve finanstır
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.