Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ekonomi yönetiminin son dönemde attığı adımlara bağlı olarak önemli kararlar aldı. Geçtiğimiz yıl yaşanan kur şoku sonrasında alınan para ve mali önlemler sonuç verdi ve TL güçlenmeye başladı. Merkez Bankası, yatırım ortamının iyileşmesi için önce politika faizini indirdi, sonrasında zorunlu karşılıklarda yapılan düzenleme neticesinde bankaların borçlanma maliyetini düşürdü. Elbette bu adımın atılmasında, alınan tedbirler neticesinde enflasyonda yaşanan hızlı düşüşün büyük rolü bulunuyor. TL’nin hızla değer kazanması, Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi için çok geniş alan yarattı. Faizlerin yüksek olduğu dönemde kredi talepleri sınırlı yükselirken, TL mevduatı gerek hane halkı gerekse şirketler açısından tasarrufların değerlendirilmesinde büyük rol oynadı.
Faizlerin yüksek olduğu dönemde, bankaların borçlanma maliyetlerinin artması nedeniyle işletmelerin fonlama maliyetleri artmıştı. Özellikle satın almalarda yüksek kaynak gerektiren ürünlerde faizlerin yüksek olması nedeniyle satılma talepleri ertelendi. Bu sektörler arasında, inşaat, otomotiv ve dayanıklı tüketim malları bulunuyor. Bu durum, aynı zamanda işletmelerin stokları artırırken nakit akışlarının zayıflamasına neden olmuştu.
Faizlerin düşmesinin işletmelerin bilançolarına en büyük etkisi, pasifteki maliyetlerin düşmesi olacak. Pasifteki borçlanma maliyetlerinin düşmesi, işletmelerin daha fazla üretim ve yatırım yapması anlamına geliyor. İlk aşamada cari aktifler büyürken, orta vadede sabit varlıkların büyümesi bekleniyor. Önümüzdeki yıl, enflasyonun daha da düşmesi ile güçlenen TL, tüketicilerin harcama iştahını daha da artıracaktır. Kapasite kullanım oranı arttıkça ürünlerin birim sabit ve değişken maliyetleri azalacaktır. Böyle bir durum işletme kârının artması anlamına gelmektedir.
Merkez Bankası’nın politika değişikliğine karşı işletmeler ne yapmalı? İşletmelerin takip etmesi gereken en önemli gösterge, Merkez Bankası kararlarıdır. Merkez Bankası kararlarının işletme bilançolarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Merkez bankaları sadece politika faizleri üzerinde değil, aynı zamanda da döviz, zorunlu karşılıklar üzerinde doğrudan etki yaratacak kararlar almaktadır.
Merkez Bankası’nın sözlü müdahaleleri de göz ardı edilmemelidir. Açıklamalar dikkatle takip edilmelidir. Hane halkı satın alma kararlarını etkileyecek kararların, aynı zamanda işletme bilançolarını doğrudan etkileyeceği unutulmamalıdır.
Merkez bankaları, kararları iç ve dış gelişmelere bağlı almaktadır. Bu nedenle alınan kararların kısa vadeli etkileri yanında orta vadeli gecikmeli etkileri de ortaya çıkabilir. Etkiler sektörel bazda farklılık gösterebilir. İşletmenin bulunduğu sektör, koşullar, dış etkenler ve etkilenecek yakın sektörler analiz edilmelidir.
Faizlerin yüksek olduğu kısa vadeli borçlanmalar, faizlerin düşmesi ile birlikte daha düşük faiz ve uzun vadeli borçlanma araçlarıyla bilançonun pasif kalitesini iyileştirebilir.
Doç. Dr. Kadir Tuna