Ülkemiz açısından problemli olan temel hususlardan biri de kurumsallaşmadır. Kurumsallaşmayı sağlayabilen firma sayısı çok az. Bu nedenle yenilik, dijitalleşme gibi kökten değişim süreçlerinin başlatılması ve sonuçlandırılmasında patrona bağımlılık ve dolayısıyla işletme kültürünün değişime kapalılığı bir duvar olarak karşımıza çıkıyor. Sanayi 4.0 ve e-ticaret gibi gelişmelerin küresel bir ticaret ortamını zorladığı bir zaman diliminde, “kapalı ve küçük olsun, benim olsun” mantığını sürdürebilmek imkânsız hâle gelmiştir.
Unutmamak gerekir ki yerel piyasanın yeni ürünler konusunda talebini yönlendiren ve marka algısını oluşturanlar, küresel işletmelerdir. Kendi ülkenizin talep piyasası, küresel ölçekte belirleniyor. Sanayi 4.0 ve internet ticaretinin yaygınlaştığı ve belirleyici olduğu ticari faaliyet alanında, yerel pazarlarda iş yapabilmek de güçleşiyor.
Dijitalleşme ve Sanayi 4.0 dönüşümünün sektörler üzerinde nasıl etkili olduğunu gözlemleyebilmek için birkaç örnek verelim:
Kozmetik ürünlerde 3D yazıcı tekniklerinin gelişimi, ürünleri ve ürün araçlarını da değiştiriyor. Cildin farklı bölgelerinin gereksinimleri karşılanır hâle geliyor. 3D yazıcı ile cihazın, cildin kıvrımlarına ve alanına nüfuz edecek şekilde tasarımı yapılabilir hâle geldi. Böyle bir gelişme piyasa talebini değiştirebilecek güce sahiptir. Bu yatırımlardan istifade edebilecek sermaye ve kabiliyete sahip olamayan üreticilerin rekabet gücü zaman içerisinde zayıflayacaktır.
Beyaz eşya sektöründe satış sonrası servis bölümü Sanayi 4.0 kapsamında değerlendirildiğinde; küçük ev aletlerinde, ürünün tamiri yerine değişimine doğru bir dönüşümün olacağı, beyaz eşyada gelişen teknoloji sayesinde ürün bozulmadan tüketicinin evindeki ürünü düzeltme imkânı sağlanabileceği, tüm elektrikli aletlerin konuşmasını sağlayacak yepyeni bir ekosistem ile birçok gelişmenin sağlanacağı ifade ediliyor. Günümüzde buna örnek olarak wi-fi bulunmayan klimalara wi-fi takılması suretiyle, uzaktan çalıştırılabilmesi ve müdahale edilebilmesi veriliyor.
Tarım alanında zararlılarla mücadelede otonom drone’lar kullanılmaya başlandı. Drone’ların ışın saldırısıyla zararlı tırtıl ve haşeratlar imha ediliyor. Bu yöntemle mücadelede %98’e varan başarı elde ediliyor. Böylece hem kimyasal ilaçların yan etkilerinden korunmanın önü açılıyor hem de verimlilik artıyor.
Evlerde kullanılan robotik süpürge makineleri üretilip satışa sunuldu. Akıllı telefon ile kontrol edilebilen süpürge makineleri, yapay zekâ ile kullanıldıkça evin tüm şeklini öğreniyor. Ve her kullanımda performansını artırıyor.
Sağlık sektöründe drone’lar kullanılmaya başlandı. Drone ambulanslar aracılığıyla müdahalelerde hızlı ilaç ve cihaz taşınması sağlanabilir hâle geldi.
Bu ve benzeri gelişmeleri tüm sektörlerde gözlemlemek mümkün. Gelişmeler karşısında optimal iş modelini ve mümkün olan dönüşüm sürecini belirleyip yurt içinde ve dışında girilebilecek pazar alanları belirlemek ve şirket stratejisini buna göre ayarlamak gerekiyor. Ülkemiz işletmelerinin bu dönüşüm sürecine uyum sağlayabilmesi ve ayakta kalabilmesi için mücadele etmesi gereken temel konular; kurumsallaşma, yurt dışı pazarlara giriş korkusu, uluslararası kalite normlarına uyumsuzluk, yenilik ve dijitalizasyon süreçlerinden uzak üretim anlayışı, ölçek ekonomisini sağlayacak strateji eksikliğidir.