Girişimcilerin karakteristik davranış özelliklerinden yola çıkarak öncelikle kimlik ve kişilik özellikleri ortaya çıkartılmalıdır. Kimlik ve kişiliğin birleşiminden ise roller ortaya çıkar. Girişimcilerin özelliklerine bakacak olursak; kâr getiren örgütsel yetenekler, sıkı çalışma, planlama ve strateji belirleme, rekabetin doğasını anlama, ortamın, etrafın sınırları içerisinde kâr elde edecek şekilde konum alma, geleceğe ilişkin öngörülebilir planlar yapma vb.
Bu özelliklerden yola çıkarak tüm dünyaya bir pazar ve fabrika yeri gözüyle bakmak, ülke nüfusu yerine alıcı sayısına odaklanmak, ülke ve dünya ticaretini dünya halkının gereksinimlerini ve istemlerini karşılayacak biçimde kurmaya çalışmak girişimcinin en bariz özelliğidir. Bu kapsamda kendine sorduğu temel sorular;
1- Faaliyet gösterdiği yerin ne gibi önemli ham maddeleri var ve girişim bunlara ne kadar bağımlıdır?
2- Ne tür bir iş gücü var ve kaça çalışırlar?
3- Şu anda ve gelecekte şirketin mallarını alabilecek paraya sahip kaç alıcı var?
Bu sorulara girişimci kimlik ve kişiliğinin oluşturduğu rol bilinci üzerinden cevap verip iş yapma tarzını geliştirir. Kimliğin tanımı kısaca kendimize biçtiğimiz değerdir. Kendimizi nasıl görüyoruz, hangi konumda olduğumuzu düşünüyoruz, ne olduğunda mutlu oluyoruz? Para kazandığımızda varlıklı olduğumuzda kendimizi daha güçlü ve özgür olarak mı görüyoruz? Başarılı olmanın getirdiği haz bizim değer dünyamızı çeşitlendirip renkli hâle mi getiriyor?
Girişimci, risk alıp cesaretle iş yapıp para kazanmayı öncelikli bir kimlik tanımlaması içerisine yerleştirir. Ardından başarı ve gurur için çalışmak ve girişimde bulunmak ister. Kimlik tanımı girişimci için hayatta kalma refleksi içinde yapılır. Kimlik tanımının farkında olmak ve değişen şartlara göre yorumlamak girişimcinin rolünü sağlıklı oluşturmasını sağlar.
Kişilik ise etrafın, başkalarının bizi nasıl gördüğü ve bize biçtiği değerdir. Girişimcinin kişilik özelliklerinde; en uygun kaynakların kullanılıp en iyi ürün ve hizmetleri üretmek için üstün bir organizasyon ve yönetme yeteneğine sahip olma, herkesin kazançlı çıkacağı bir ekonomik sistem oluşturma, toplumsal gereksinimleri karşılama, istihdam, vergi gelirleri oluşturma, ekonomik büyümeyi sağlama öncelikle öne çıkar.
Kimlik ve kişiliğin birbiriyle kurduğu ilişki sonucundan girişimcinin rolü ortaya çıkar. Önemli olan bu ilişkinin dengelenmesidir. Denge oluşmuyorsa girişimcilik rolünde krizler oluşmaya başlar. Sadece kâr amacını düşünüp çalışanını çevresini kasıp kavuran bir anlayış içerisinde gelişen bir rol denge oluşturamayacak ama ferdi ama sosyal krizlere neden olacaktır. Tam zıttı bir konumda ise etrafını kendisinden daha fazla düşünüyorsa, sosyal ilişkilerine daha çok zaman harcayıp kendi işi ile ilgilenmiyorsa yine belirlediği rolü düzgün kuramamış oluyor. Bu nedenlerle girişimci rolünü kendi değerleri ile etrafının kendisine biçtiği değerler arasında bir denge kurarak oluşturmalıdır.
Dr. Selim Süleyman