Sosyal ve ekonomik hayatın Covid-19 salgını ile yeniden şekillendiği bir dönemde bilinmeyen unsurlar ve yüksek belirsizlik ortamının içerisinde herkes yön bulmaya çalışıyor. Salgının seyri ve diğer risklerle yeni süreçlerin daha yoğun olarak değişimi zorlayacağı düşünülüyor. Yeni iş yapma şekilleri, teknolojinin artık her alanda kullanım zeminini genişletti. Her alanda yaşanan bu süreç tedarik zinciri alanını da etkiliyor.
Çoğu ekonomi aktörünün ve kaynağının analizlerinde, Covid-19 salgını sonrasında tek merkeze bağlı tedarik zincirinin büyük risk oluşturması ve sürdürülebilir olmaması nedeniyle çeşitlendirmeye gidileceği ve üretim merkezlerinin çeşitlendirilmesi ile birlikte bölgeselleşme eğiliminin artacağı öngörüsü yer alıyor. Bu durum Çin merkezli tedarik zincirinden diğer ülke ve bölgelere doğru tedarik zincirinin yeniden oluşacağı beklentisini ortaya çıkarıyor. Bu doğrultuda ülkemizin de üretim hattı içerisinde yeni oluşacak tedarik zinciri içerisinde yer alabileceği muhtemel gözüküyor.
Salgının ilk aşaması olan bu dönemde işletmeler devlet destekleriyle ve kendi kaynaklarını kullanarak kriz yönetimi anlayışı içerisinde hayatta kalmaya çalışıyor. Yeni normal ile birlikte şekillenecek gelecek ekonomik faaliyetler de şimdiden düşünülmeli ve olası senaryolara uyumlu uygulama alanları geliştirilmelidir. Özellikle yeni tedarik zinciri ve lojistik planlamalar son derece önemli bir konuyu oluşturuyor. Yeni tedarik zincirini düşünmek için yeni normalde tüketim taleplerinin nasıl bir değişim içerisinde olacağı çok iyi analiz edilmeli ve şirketler hazırlıklarını bu doğrultuda yapmalıdır. Örneğin mesafe ve uzaklık birçok ürün ve hizmet talebini etkileyen bir güce sahip. Evimizde kullandığımız araç gereçlerden toplu ulaşım kullanma sıklığına, sosyal-kültürel faaliyetlere kadar birçok ürün ve hizmetin yeni normale göre şekilleneceği belirginlik kazanıyor.
Birçok alanda dokunmadan üretilmiş ürünlere ve internet üzerinden erişim ve satın almaya talep artma eğilimindedir. Sağlıklı ve doğal ürünlere, hijyene artan talep doğrultusunda değişen tüketici davranışları yeni iş modellerini biçimlendirecektir. Bu minvalde, temassız akıllı teslimat modellerinden ambalaj ve hijyen şartlarının gelişkin bir aşamaya doğru geliştirilmesine yönelik çalışmaların yeni iş alanları oluşturmakla beraber var olan işlerin ayrılmaz bir parçası olacağı artık net olarak gözüküyor. Son olarak şunu da belirtmeliyim ki tedarik zincirinin baştan aşağı görünür olacağı ve anlık dijital takip edilebileceği, gerçek zamanlı stok ve üretim bilgilerinin takip edileceği sistemler aranacağı düşünülüyor. Tedarik zincirinin baştan sona entegre hâlde ve blockchain teknolojisi ile şeffaf hâle getirilmesi gibi süreçleri yaşayacağımız gözüküyor.
Dr. Selim Süleyman