Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ), ülkelerin rekabet edilebilirliği açısından temel yapı taşı olarak düşünülmektedir. KOBİ’lerin doğru zamanda ve doğru kurallar koyarak kurumsallaşması ise ilgili işletmelerin gelecek nesillere taşınması açısından çok önemlidir. Kurumsallaşma, aslında bir sistem kurmaktır. Ülke yapıları incelendiğinde küçük ve orta boy işletmeler olarak kurulup, kendisini kurumsallaştırarak dönüştüren, nesilden nesle büyüyerek insanlığa hizmet eden uluslararası şirketlerin faaliyetlerini devam ettirebildiklerini söylemek mümkündür. Dünyadaki şirketlerin dörtte üçünün aile şirketi olduğunu düşünüldüğünde, bunların ancak %30’u ikinci nesle ve sadece %12’si üçüncü nesle aktarılabiliyor. Günümüz rekabet ortamında sürdürülebilir olmanın önemli unsurları; yeterli donanıma sahip kişilerin yetişmesi, şirket yönetiminde profesyonel tepe yöneticilerine yer verilmesi, KOBİ yönetimlerinde yer alan aile bireylerinin kendilerinin de kurumsallaşmaya uyum sağlayarak işletmede profesyoneller gibi davranabilmesi, stratejik karar noktalarında finansman kurumları ile eşgüdüm halinde çalışılması şeklinde karşımıza çıkıyor.
KOBİ'lerin niteliksel özellikleri arasında gelir kaynaklarının azlığı, basit kayıt sistemi, sınırlı iç kontroller sayılabilir. Üretime ilişkin konularda oldukça yetenekli ve deneyimli olan KOBİ sahip ve yöneticileri, finansal yönetim açısından yeterli bilgi birikimine sahip olamadıkları için kredi imkânlarından yeterince yararlanamama, risk analizini iyi yapamama, tahsilat-ödeme politikalarının doğru planlayamama gibi çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. KOBİ’lerin finansmanında en önemli araç banka kredileri olmakla birlikte uygun koşullu finansmana erişememeleri ise işletmelerin gelişmesi, yeni yatırım yapması, büyümesi yani aslında kurumsallaşması noktasında en büyük engeldir.
KOBİ'ler için tanıtım ve pazarlama alanlarına yönelik oluşturulması gereken kurumsal iletişim uygulamaları; marka bilinci oluşturmak, işletmelere güvenilir ve saygın bir imaj kazandırmak, kurum kültürünü görünür hâle getirerek hedef kitlelere aktarmak, çalışanlarla iletişimde verimliliği artırmak gibi çok önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu nedenle, KOBİ’lerde gerçekleştirilecek iletişim çabaları ve profesyonel yönetim anlayışı ile sağlanacak kurumsallaşma ve hedef kitleler ile sağlıklı bir iletişim platformu oluşturma, KOBİ’lerin rekabet koşullarını artırabileceği gibi aynı zamanda yerel, ulusal ve uluslararası alanda onların söz sahibi olmalarını da olanaklı hâle getirecektir. Dolayısıyla KOBİ’lerin kurumsallaşmaları, tanıtım ve pazarlama konusundaki eksikliklerini gidermeleri ve iletişimi doğru yönetmeleri noktasında her zaman için daha profesyonel yönetim anlayışına gerek duyulmalıdır.
Halka arz ve Borsa İstanbul’da işlem görme süreçleri incelendiğinde, halka arz, Sermaye Piyasası araçlarının satın alınması için her türlü yoldan yapılan genel bir çağrıyı ve bu çağrının devamında gerçekleştirilen pay (hisse) satışı olarak tanımlanmaktadır. Halka açılma karar süreçlerinde farklı unsurlar söz konusu olabilir: Şirket, büyümesini halka arz yoluyla finanse etmeyi tercih edebilir, halka açık şirketlerin finansal açıdan daha sağlam olduğu algılaması, rekabette halka açık şirketler için avantaj yaratabilir ya da şirket, çalışanlarını motive ve teşvik etmek amacıyla pay bazlı performans planlarını kullanabilir. Şirketler halka açılmak ve paylarının organize bir pazarda işlem görmesini sağlamak suretiyle hem önemli bir finansman kaynağından yararlanır hem de sermaye piyasasının denetim mekanizmaları sayesinde mali tablolarını da şeffaf hâle getirerek banka kredilerine de daha kolay erişebilme imkânına sahip olur. Özellikle ülkemizdeki KOBİ'lerin halka açılmalarının ve hisse senetlerinin borsada işlem görmesinin faydaları ise özetle kurumsallaşma, kaynak ihtiyacının karşılanması, ortaklara likidite sağlanması, itibar görme, yaygın tanıtım olarak sayılabilir. Belirtildiği üzere, KOBİ’lerin halka açık hâle gelmesi kurumsallaşmasının sağlanması açısından da önemli bir kilometre taşıdır. Şirkete yeni ortaklar almak sorumlulukları artırmakta ve buna bağlı olarak hesap verebilirlik, şeffaflık, sürdürülebilirlik gibi konular önem kazanmaktadır. Halka açılma sonrasında firmanın faaliyetlerinin giderek kişilerin varlığına bağımlı olmaktan kurtulması ve kendi kurum kültürünü oluşturması sürecinde halka açık olmanın getirdiği sorumluluk ve yükümlülükler kurumsallaşmaya önemli bir katkı sağlamaktadır.
Prof. Dr. Ali Hepşen
29.09.2024
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 2002 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde başladığı Finans Yüksek Lisans Programı’nı 2004 yılında tamamlayarak finans uzmanı unvanını aldı. 2010 yılında doktor, 2012’de doçentlik, 2018’de profesörlük unvanına hak kazandı. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Finans Anabilim Dalı’nda başladığı meslek yaşamını hâlen aynı kürsüde sürdüren Prof. Dr. Ali Hepşen’in eğitim ve uzmanlık alanları; şirketlerin kurumsal yapıları ve yönetimi, şirketlerde mali tablolar analizi, işletmelerde finansal yönetim, şirket değerlemesi, risk yönetimi ve gayrimenkul finansmanıdır.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.