Türk Ticaret Kanunu’na göre ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Diğer şirket türlerinden farklı olarak “kollektif şirket”, ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir. Kuruluş ve yönetim açısından kollektif şirketlerin zorluğu bulunmamakta; kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabi olmakta, sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması yeterli olmaktadır.
Ortakların birbirlerine karşı sorumlulukları açısından da kollektif şirketin yapısı diğer tüzel şirket yapılandırmalarından ayrılmaktadır. Şöyle ki kollektif şirketlerde ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme serbestisi geçerlidir. Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkına ve görevine haizdir. Ancak şirket sözleşmesiyle veya ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir. Bu hususta, şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve konusunu elde etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işler ile sınırlıdır.
Şirketi yönetenler, şirket menfaatine uygun gördükleri işlerde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat ve kabul ile tahkime de yetkilidirler. Örneğin bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticari mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın almak, teminat göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden çıkarmak, rehnetmek veya ticari işletme rehni kurmak gibi olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda ortakların oy birliği şartı aranmaktadır. Ortaklar, şirketten faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kârdan kendisine düşen payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve kararlaştırılmışsa koyduğu sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği ücreti; kanuna veya şirket sözleşmesine göre yıl sonu bilançosu çıkarılmamışsa çıkarılmasını, bilançoda kâr payı saptanmamışsa saptanmasını ve alacaklarını isteme hakkına da sahiptir.
Son olarak kollektif şirketlerin sonlanma sürecine de ayrıca bakmak gerekecektir. Kollektif şirketler, Türk Borçlar Kanunu’nun 639 ve 640’ıncı maddelerinde öngörülen (konkordato ile sonuçlanmış olsa bile şirketin iflası; şirket sermayesinin tamamının veya üçte ikisinin kaybedilmesine rağmen sermayenin tamamlanmasına veya geri kalan sermaye ile yetinmeye karar verilmemiş olması; şirketin diğer bir şirket ile birleşmesi; Türk Ticaret Kanunu’nun 215’inci maddesinde gösterilen süre içinde veya sonra tescil ve ilan yapılmamışsa, aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine ve bu ortağın noter aracılığıyla diğer ortaklara uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş olması şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi; ortaklardan birinin iflası) sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle sona ermektedir.
Prof. Dr. Ali Hepşen
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. 2006 yılında aynı üniversiteden Kamu Yönetimi-Yönetim Bilimleri alanında yüksek lisans derecesini aldı.
Çalışma hayatına 2002 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde İl Planlama Uzman Yardımcısı olarak başlayan Gürsoy, 2005’te İl Planlama Uzmanlığı’na atandı. 2008 yılından bu yana İzmir Kalkınma Ajansı’nda çalışan Sena Gürsoy, ajansın farklı birimlerinde uzman ve birim başkanı olarak görev yaptı, Genel Sekreterlik görevini vekâleten yürüttü. İyi derecede İngilizce bilen Gürsoy, evli ve bir çocuk babası.
Sorunuz başarılı bir şekilde uzmanımıza gönderilmiştir. Uzmanımız en kısa zamanda sorunuza yanıt verecektir.