Vergide İzaha Davet

Vergi hukukunda “izaha davet” müessesesi nispeten yeni bir uygulamadır. Vergi Usul Kanunu’nun 370’inci maddesinde düzenlenmiştir. İlk defa 09.08.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, 7194 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmiş, 01.01.2020 tarihinde yeni hâliyle uygulamaya başlanmıştır. “İzaha davet” mükelleflerin beyanlarında sonradan ortaya çıkan matrah ve vergi farkı konusunda vergi idaresi ile mükellef arasında ödenecek vergi ve ceza tutarı üzerinde bir tür anlaşma usulünü düzenlemektedir. Kanunun maddesi dikkate alınarak konu aşağıda etraflı olarak açıklanacaktır.

İdare elindeki bilgiler ve bilgi işlem sistemindeki verileri kullanarak vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair ön tespitler yapar. Bu tespitler sonucu mükellefin beyanında verginin az ödendiğine dair emare elde eder ve mükellef hakkında tespit tarihine kadar ihbarda bulunulmamış ise mükellefler izaha davet edilebilir. Davet edip etmeme idarenin inisiyatifindedir. Davet ederse mükelleften verginin az ödendiğine dair emareler hakkında açıklama yapması istenir. Kendisine izaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler, izaha davet konusu tespitle sınırlı olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamazlar. Zira konu vergi idaresinin bilgisine girmiştir. İzaha davet yazısını alan mükellef tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük süre içerisinde izahta bulunabilir.

Mükellef izahta bulunmuş ise idare mükellefin açıklamalarını değerlendirir. İdarenin değerlendirmesi sonucu üç durum ortaya çıkabilir. İlki, mükellefin beyanı ve işlemleri doğrudur. İkincisi, mükellef beyan ve işlemlerinde vergi ziyaı cezasını gerektiren hata ve noksanlıklar vardır. Üçüncüsü ise mükellefin iş ve işlemleri kaçakçılık suçunu oluşturmaktadır. İdare bu üç durumdan birini içeren değerlendirme yazısını mükellefe tebliğ eder. Yazı üzerine mükellefe uygulanacak idari işlemler ve mükellefin atabileceği adımlar aşağıda açıklanmıştır.

(1) İdare mükelleflerce yapılan izah sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilmediği kanaatine ulaşması hâlinde, mükellefi davet konusu tespitle ilgili olarak vergi incelemesine tabi tutmaz veya takdir komisyonuna sevk etmez. Mükellef için en olumlu olasılık budur. Mükellefin açıklamaları idare tarafından kabul edilmiştir. İlave bir işleme gerek kalmamıştır.

(2) İdarenin yapılan izahın yeterli bulunmaması hâlinde, değerlendirme sonucunu içeren yazıyı alan mükellef, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerini vermesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlaması veya düzeltmesi ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergileri ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla aynı sürede ödemesi durumunda, bu vergi işlemi ile ilgili olarak uygulanacak vergi ziyaı cezası %20 oranında kesilir.

(3) İdarenin yaptığı ön tespitler sonucu mükellefin Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde yer alan kaçakçılık fiilleri ile vergi ziyaa uğratmış olabileceğine ilişkin kanaate varması hâlinde bu kapsamdaki mükellefler izaha davet edilmez. Ancak bunun bir istisnası vardır. Bu istisna küçük tutarlı sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiilleri ile ilgilidir. Buna göre sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair yapılan ön tespitlerde, kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarı, bir takvim yılında 109.000 TL’yi geçmez veya bu tutarı geçse bile ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmayan mükelleflere ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilebilir. Bu yazıyı alan mükellef yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde; hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerini vermesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanını tamamlaması veya düzeltmesi ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla aynı sürede ödemesi şartıyla bu vergilendirme işlemi için uygulanacak vergi ziyaı cezası %20 oranında kesilir.

Konuyu kısaca özetlersek yukarıdaki (1) numaralı şıkkın gerçekleşmesi hâlinde mükellefin beyanı kabul edilecek ve herhangi bir işlem yapılmayacaktır. (1) ve (2) numaralı hâller kapsamında yaptıkları açıklamalar idare tarafından kabul edilmeyen mükellefler 30 gün içinde beyanlarındaki eksikliği tamamlar, geç ödediği vergi tutarını ve bu tutara tekabül eden gecikme zammını öder ise vergi ziyayı cezası %20 olarak uygulanacaktır. Yani kendilerine vergi ziyaı cezasında %80 indirim yapılacaktır. Ancak mükellefler vergi tutarını, gecikme zammını ve %20 oranındaki indirimli vergi ziyaı cezasını ödemiş olsalar bile ileride başka bir nedenden dolayı tekrar vergi incelemesine ve ilave tarhiyata maruz kalabilirler.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ön tespiti ve/veya izaha daveti yapacak ve yapılan izahı değerlendirecek mercii, yapılacak ön tespitin ve/veya izaha davetin şekli ve kapsamını, davet yapılacakları, yapılan izahın değerlendirme süresini, yapılan izahta kullanılacak bilgi ve belgeler ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Kaçakçılık konusu kapsamında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarı yukarıda da belirtildiği üzere 2021 yılı için 109 TL olup, her yıl belirlenecek yeniden değerleme oranında izleyen yıllarda artırılacaktır.

Mükelleflerin beyanlarında eksik ve hata varsa, bu konu idare tarafından tespit edilmiş ve kendilerine izahta bulunulmaları talep edilmişse daha az vergi ziayı cezası ödemek, uzun ve meşakkatli vergi incelemesi sürecine girmemek için izaha davet yolunu kullanmalarında yarar vardır.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                            Dr. Hüseyin Işık

Uzman Hakkında

Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Işık
Vergi

1968 yılında İzmir Menemen’de doğan Hüseyin Işık, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Colorado Üniversitesi’nde ekonomi dalında yüksek lisans derecesi aldı.

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mali Hukuk Ana Bilim Dalı’nda “Çok Uluslu Şirketlerde Örtülü Kazanç ve Örtülü Sermaye” konulu tez ile doktor unvanını elde etti. Bu tez 2005 yılında aynı başlıkla Maliye Bakanlığı Yayınları arasındaki yerini aldı. “Uluslararası Vergilendirme” başlıklı kitabı 2014 yılında yayımlandı. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde Kamu Maliyesi, Para Teorisi ve Para Politikası dersleri, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde Vergi Hukuku dersleri verdi.

Meslek yaşamına Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak 1989 yılında Maliye Teftiş Kurulu’nda başlayan Işık, Maliye Müfettişliği, Maliye Başmüfettişliği, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcılığı ile Türkiye OECD (Paris) Daimi Temsilciliği Maliye Müşavirliği görevlerinde bulundu. 2017 Temmuz ayından itibaren İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı.

Uluslararası vergi hukuku, uluslararası vergi sistemindeki değişimlerin Türk vergi sistemine etkileri ve Türkiye’nin uyumu ile dijital ekonominin vergilendirilmesi alanlarında çalışmalarını sürdürüyor.
Evli ve iki çocuk babası olan Işık; iyi derece İngilizce, orta derece Fransızca biliyor.

Tüm Uzmanlar
Uzmanın Diğer Makaleleri