Teknolojik gelişmeler, hayatın birçok alanında olduğu gibi ticari faaliyetlerin yürütülmesinde de önemli kolaylık ve avantajlar sağlamıştır. Bu kapsamda, mal ve hizmetlerin alışverişi, üretim planlaması, üretim zinciri oluşturulması, üretimin izlenmesi, sipariş işlemleri, sözleşme yapılması, sevkiyatın izlenmesi, fon transferi ile kayıtların tutulması gibi birçok işlemin elektronik ortamda yapılabilmesi mümkün hale gelmiştir.
Yaşanan bu gelişmeler, kayıt dışı ekonomik faaliyetleri engelleyerek vergi gelirlerinde artış sağlamayı hedefleyen maliye idaresini, bilgi işlem teknolojilerinden yararlanmaya ve vergilendirmeye ilişkin işlemlerin elektronik ortamda yapılabilmesine yönelik uygulamalar geliştirmeye yöneltmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 242’nci maddesinde yapılan değişiklikle Maliye Bakanlığı’na elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi konularına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmiştir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 229’uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır. Kanunun ilgili hükümleri uyarınca faturanın kâğıt ortamında ve en az iki nüsha olarak düzenlenmesi, ilk nüshasının müşteriye verilmesi, ikinci nüshasının ise gerektiğinde muhafaza ve ibraz edilmek üzere mükelleflerce saklanılması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 242’nci maddesinin verdiği yetkiye istinaden Maliye Bakanlığı’nca 2010 yılında yayımlanan 397 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile faturanın elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi, muhafaza ve ibraz edilebilmesine ilişkin e-Fatura uygulaması başlatılmıştır. Kâğıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahip bulunan elektronik fatura, sadece e-Fatura uygulamasına kayıtlı mükellefler arasındaki işler dolayısıyla düzenlenen bir elektronik belge uygulaması olarak tasarlanmış bu nedenle de kullanım alanı sınırlı kalmıştır.
Elektronik ortamda düzenlenen faturanın, e-Fatura kayıtlı kullanıcısı olmayan diğer müşterilerle olan iş ilişkilerinde de kullanılabilmesine olanak sağlamak üzere 2014 yılında e-Arşiv Fatura uygulaması geliştirilmiştir. E-Arşiv izni alan tüm mükellefler tarafından kullanılabilen e-Arşiv Fatura uygulaması ile elektronik ortamda oluşturulan ve ikinci nüshası elektronik ortamda muhafaza edilebilen faturanın müşteriye verilmesi gereken ilk nüshasının e-Fatura kullanıcısı olmayan müşterilere de elektronik ya da kâğıt ortamında verilebilmesi mümkün hale getirilmiştir. Uygulamanın bu özelliği elektronik belge kullanımının daha da yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre 2017 ve 2018 yıllarında, 360 milyon adet e-Fatura, 2 milyar 485 milyon adet de e-Arşiv Fatura düzenlenmiştir. 2017 yılında düzenlenen e-Fatura ve e-Arşiv Faturaların toplam tutarının, tüm mükelleflerce düzenlenen faturaların toplam tutarına oranı yüzde 52 seviyesine ulaşmıştır. Bu oranın birkaç yıl gibi kısa bir süre içinde yüzde 90’ın üzerine çıkarılması hedeflenmektedir.
İşletmelerin maliyetlerini düşüren, zaman tasarrufu sağlayan, böylece verimliliği artıran elektronik fatura uygulamaları hem vergi denetiminin daha hızlı ve etkin bir şekilde yapılmasıyla vergi kayıp ve kaçaklarının önlenmesini kolaylaştırmakta hem de kâğıt ortamının terkedilmesiyle çevrenin ve doğanın korunmasına önemli katkı sağlamaktadır. Mali alandaki elektronik uygulamaların kapsamının genişlemesi ve yaygınlaşmasıyla ülke ekonomisinin bu dönüşümden sağlayacağı fayda ve avantajların zaman içinde daha da artması beklenmektedir.
Tamer AKSOY