Mükelleflerin safi kazançlarının diğer bir ifade ile vergi matrahının nasıl belirleneceği vergi kanunlarında açıklanmıştır. Gelir üzerinden alınan vergiler bakımından vergi matrahı genel olarak yürütülen faaliyetler sonucu sağlanan gelirlerden, bunların elde edilmesi için yapılan giderlerin düşülmesi suretiyle tespit edilir. Bu kapsamda indirilebilecek ve indirilemeyecek giderlerin neler olduğu vergi kanunlarında ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Ancak bazı hâllerde indirilecek giderlerin belirlenmesinde kanun hükümlerinin yeterli açıklığa sahip olmaması nedeniyle uygulamada bazı tereddütlerin yaşandığı görülmektedir.
Ticari faaliyetler kapsamında, işle ilgili olmakla birlikte işe başlama tarihinden önce yapılmış harcamaların vergi matrahının tayininde gider olarak kabul edilip edilmeyeceği ve yüklenilen Katma Değer Vergisi’nin (KDV) indirimi bahsedilen tereddütlü konular arasında yer almaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu’muza göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderler kural olarak safi kazancın tespitinde indirilebilmektedir. Mükelleflerin safi kazançları takvim yılını ifade eden hesap dönemi esas alınarak tespit edilmekte ve Vergi Usul Kanunu gereğince tutulması gereken defterler de bu doğrultuda hesap dönemi itibarıyla tutulmaktadır. Yıl içinde işe başlanılması hâlinde ise kıst hesap dönemi söz konusu olmakta ve defter tutma yükümlülüğü ile vergilendirmeye ilişkin diğer yükümlülükler işe başlanılan tarihten sonraki dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle de dönem safi kazancının belirlenmesinde defter kayıtlarına yansıtılan, hesap dönemi içindeki gelir ve giderler esas alınmaktadır.
Bu çerçevede, işle ilgili olmasına karşın işe başlama tarihinden önce yapılan harcamaların, hesap dönemi dışında gerçekleştirilmiş olmasından dolayı işe başlama tarihinden sonra tutulmaya başlanılan yasal defterlere kaydının mümkün olamayacağı düşüncesi, bu harcamaların safi kazancın tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği ve KDV’sinin de indirilemeyeceği değerlendirmelerine yol açmıştır.
Bu durum, mükelleflerce yapılan başvurular üzerine Maliye Bakanlığı’nca değerlendirilmiş ve verilen özelgelerle açıklığa kavuşturulmuştur. Özelgelerde, mükellefiyet tesis ettirilmeden önce işle ilgili olarak yapılan giderlere ilişkin faturaların, işe başlanılmasını müteakip Vergi Usul Kanunu’nun 219’uncu maddesinde belirtilen süreler içerisinde yasal defterlere kaydedilmesi hâlinde, bu tutarların gelir vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmasının mümkün bulunduğu belirtilmiştir.
Özelgelerde Katma Değer Vergisi’ne ilişkin açıklamalarda da bulunulmuştur. Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin,
1- Alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmesi,
2- Bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi,
3- Vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılının aşılmamış olması,
hâlinde indirim konusu yapılabileceği vurgulanan görüş yazılarında, işe başlama tarihinden önce yapılan harcamalar dolayısıyla yüklenilen KDV’nin de bu şartlara uyulması koşuluyla indiriminin kabul edileceği belirtilmiştir.
İşle ilgili olmak kaydıyla, işe başlamadan önce yapılan harcamaların gider olarak kabul edileceğine ve bu harcamalara ilişkin KDV’nin indirilebileceğine ilişkin bu değerlendirmeler vergi kanunlarımızın temel mantığıyla da tutarlı olup mükellefler bakımından isabetli bir yönlendirme olmuştur.