Az gelişmiş ülkeler için kalkınmanın yolu daha çok üretmekten, sanayileşmekten ve ihracattan geçmektedir. Az gelişmişlikten gelişmiş ülke seviyesine yükselme başarısını gösteren nadir ülkelerden olan Güney Kore bunun en güzel örneğidir. Ülkemizde de küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin istihdam, üretim, ihracat, katma değer ve yatırım içindeki payları her geçen gün daha da artmakta ve önemli büyüklüklere ulaşmaktadır.
Az gelişmiş ülkelerdeki sınırlı sermaye imkanları nedeniyle işletmelerin kurulması ve gelişmesi kolay değildir. Küreselleşmeyle beraber rekabetin artması ise bu durumu daha da zor bir hale getirmiştir. Bu durum yenilikçi, esnek, dinamik üretim yapıları nedeniyle KOBİ’lerin, az gelişmiş ülkelerin kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde vazgeçilmez bir unsur olarak ön plana çıkmalarına neden olmuştur. Belirtilen avantajlarının yanında KOBİ’lerin risk alma iştahlarının yüksek oluşu da ülkelerin rekabet gücünün ve buna paralel olarak üretim kapasitelerinin artırılmasına ciddi katkı sağlamaktadır. Çoğunlukla emek yoğun üretim yapısına sahip bulunan KOBİ’ler, az gelişmiş ülkelerdeki en önemli sorunlardan biri olan yüksek işsizlik oranlarının düşürülmesine ve bu sayede gelir dağılımının dengelenmesine de yardımcı olur.
Buna karşın KOBİ’lerin gelişiminin önünde engel oluşturan ciddi sorunlar da vardır. Bu sorunların başında uluslararası ticaretin serbestleşmesine neden olan küreselleşme gelmektedir. Üretilen malların maliyetinin düşmesi, kalitesinin ve çeşidinin artması gibi olumlu etkilerine karşın beraberinde getirdiği çetin rekabet koşulları küçük ve orta ölçekli işletmelerin işini ciddi derecede zorlaştırmıştır. Bunun yanında KOBİ’ler finansman yetersizliği, kalifiye eleman bulamama, kurumsallaşamama ve maliyet yüksekliği gibi sorunlarla da karşı karşıyadır.
KOBİ’lere ilişkin olarak yapılan araştırmalar bu işletmelerin karşılaştıkları en yaygın sorunlardan birinin finansman eksikliği olduğunu göstermektedir. Bu sorun aslında KOBİ’lerin öz sermaye yapılarının yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bunun aşılabilmesi için finansman sorunu yaşayan işletmelere; uzun vadeli ve ucuz kredi imkânları yaratılmalıdır. Kredi için bankalarca istenilen teminat tutarlarının KOBİ’ler bakımından düşürülmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Karşılaşılan güçlüklerin aşılmasında Kredi Garanti Fonu sisteminin daha etkili bir şekilde kullanımına olanak veren hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
KOBİ’lerin büyüyebilmeleri için sağlanan devlet desteklerinden ve vergi teşviklerinden daha etkin faydalanmaları finansman bakımından bu işletmelere rahatlık sağlayacaktır. Başta Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu olmak üzere vergi kanunlarımızla sağlanan birçok teşvikten diğer mükellefler gibi KOBİ’ler de yararlanabilmektedir. Ancak yapılan araştırmalar, çok sayıda işletmenin bu teşviklerden arzu edilen seviyede yararlanamadığını; bu durumun da bilgi ve farkındalık eksikliği, uzun ve bıktırıcı işlem süreçleri, iş takip personelinin sayı ve nitelik bakımından yetersiz oluşu ve danışmanlık hizmeti sunan kişi ve kurumlara güvensizlik duyulması gibi faktörlerden kaynaklandığını göstermektedir.
KOBİ’lerin yaşadığı bu sorunların aşılmasında, bilgilendirme çalışmalarına önem verilmesi, bu amaçla yetkili birimler ile ilgili diğer tarafların daha sıkı işbirliği yapması, işletmelerin finans ve muhasebe bölümlerinde yetkin uzman eleman istihdam etmeleri ve danışmanlık hizmeti veren kurumların çalışmalarının daha sıkı denetlenerek bu konuda yaşanan suistimallerin en aza indirilmesi yararlı olacaktır.
Tamer Aksoy