Ticari hayatın akışı içinde, satışı gerçekleştirilen mallar evsafına uygun olmaması, bozuk çıkması ve benzeri gerekçelerle satıcısına iade edilebilmektedir. Satılan malların iade edilmesi hâlinde yapılacak işlemlere ilişkin olarak Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 35’inci maddesinde açık hükümlere yer verilmiştir. Söz konusu madde uyarınca, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta bir değişikliğin vuku bulduğu hâllerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 229’uncu maddesi gereğince, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye fatura verilmektedir. Satılan malların iade edilmesi hâlinde de bu hüküm çerçevesinde iadede bulunan mükellef tarafından bir fatura düzenlenmesi ve bu faturada ilk teslimin tabi olduğu KDV oranının dikkate alınması böylece işlemlerin yeni duruma uygun şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.
Satışın iptal edilerek malların iade edilmesi hâlinde göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus da işlemin iptali dolayısıyla taraflar arasında ödenen cezalar ile iade dolayısıyla yapılan masrafların alımdan vazgeçen firmaya yansıtılması işlemlerinde KDV uygulamasıdır.
KDV Kanunu’nda hizmet kavramı, teslim ve teslim sayılan hâller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlanmış ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilmiştir.
60 No.lu KDV Sirküleri’nde "Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV’nin konusuna girmemektedir. Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere herhangi bir bedelin, KDV’ye tabi olabilmesi için bir mal veya hizmet karşılığında tahsil edilmesi gerekli olup bunun dışındaki durumlarda KDV söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle satış sözleşmesine konu olan malların alıcı firma tarafından satıcı firmaya iade edilmesi hâlinde bu işlem nedeniyle ödenen cezai bedeller herhangi bir mal teslimi ya da hizmet ifası karşılığı olmadığı için KDV’ye tabi tutulmayacaktır.
Malların iadesi nedeniyle yapılan masrafların yansıtılmasında ise aslı KDV’ye tabi olan harcamaların aktarılması amacıyla düzenlenen faturalarda harcamanın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanacak, aslı KDV’nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların aktarılmasında KDV hesaplanmayacaktır. Bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi hâlinde ise aşan kısım üzerinden genel oranda KDV hesaplanacaktır.
İade işlemleri sırasında belge düzeni ve Katma Değer Vergisi ile ilgili konularda ilgili mevzuata uyulmalı, ayrıca düzeltme işlemlerinin, iadenin gerçekleştiği vergilendirme döneminde yapılması gerektiği de unutulmamalıdır.
Tamer Aksoy