Vergi sistemimiz, mali güce göre vergilendirme ilkesini benimsemiş ve buna paralel olarak vergilendirmede mükelleflerin beyanını esas alan bir anlayışla şekillendirilmiştir. Verginin beyan edilen unsurlar üzerinden tarh edildiği bu sistem, bazı mükelleflerin daha düşük vergi ödemek amacıyla faaliyetlerinin bir kısmını veya tamamını kayıt dışı bırakmalarına, bu da var olan kayıt dışı ekonominin boyutlarının genişlemesine neden olmuş ve hâlen de olmaya devam etmektedir. Ortaya çıkan bu kayıt dışılık, neden olduğu vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele iradesi, sistem içinde etkin denetim mekanizmalarının oluşturulmasını zorunlu kılmıştır.
Mevcut vergi sistemimiz içinde bulunan en etkili denetim yolu vergi incelemesidir. Vergi incelemeleri ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, varsa vergi kayıp ve kaçağının tespit edilerek önlenebilmesi amacını taşıyan bir vergi kontrol aracıdır.
Vergi incelemesi, harici kaynaklardan elde edilen bilgiler yanında esas olarak mükelleflerin yasal defter ve belgeleri üzerinden gerçekleştirilir. Bu nedenle bu defter ve belgelerin mükelleflerce muhafazası, istenilmesi hâlinde inceleme elemanlarına ibraz edilmesi büyük önem taşımaktadır. Nitekim Vergi Usul Kanunu’nun 253 ve izleyen maddelerinde kanunen tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süreyle saklanması, istenilmesi hâlinde yetkili olanlara ibraz edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Öte yandan, defter ve belgelerin incelemeye yetkili olanlarca, istenilmesinde de belli usullere uyulması gerekmektedir. Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik gereğince, defter ve belgelerin mükelleflerden yazılı olarak istenilmesi ve tutanakla teslim alınması zorunludur. Ayrıca ibrazı istenilen defter ve belgeler için mükelleflere on beş günden az olmamak üzere ibraz süresi verilmesi gerekmektedir.
Mükelleflerin normal koşullarda defter belgelerini kendilerine verilen süre içinde inceleme elemanlarına ibraz etmesi gerekmekle birlikle mücbir sebep ve zor durum hâllerinde bu sürenin uzaması söz konusu olabilmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinde sayılan mücbir sebeplerin varlığı hâlinde, ibraz için verilen süre, bu sebepler ortadan kalkıncaya kadar işlememektedir. Mücbir sebep hâlleri bulunmasa dahi zor durumda bulunan mükelleflerin bu durumlarını belirterek yazılı olarak başvurmaları koşuluyla kendilerine Vergi Usul Kanunu’nun 17’nci maddesi çerçevesinde ek süre verilmesi de mümkündür.
İstenilen defter ve belgelerin incelemeye yetkili olanlara ibraz edilmemesi, takdir komisyonları veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca belirlenmiş matrah üzerinden verginin re’sen tarh edilmesini gerektirdiği gibi mükelleflerin bu fiilleri nedeniyle kaçakçılık suçu kapsamında adli mahkemelerde yargılanmasına da neden olabilmektedir. Çünkü varlığı noter tasdik kayıtları ve sair kayıtlarla sabit olan defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi olarak tanımlanmış bulunan defter ve belgelerin gizlenmesi fiili Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde belirtilen kaçakçılık fiilleri arasında sayılmış ve bu fiili işleyenler hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Yasal defter ve belgelerin muhafaza edilmesi, incelemeye yetkili olanlara süresinde ibraz edilmesi konusunda, getirilen düzenlemelere uygun şekilde hareket edilmesi, inceleme sürecinin mükelleflerce sorunsuz bir şekilde atlatılmasına katkı sağlayacaktır.
Tamer AKSOY